10 Temmuz 2010

Sandıklı'da şiir saklıydı - HarunYavruoğlu

Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesi Kaymakamlığının düzenlediği
“ANADOLU YUNUSTUR” şiir dinletisine; Karadeniz’den şair ve yazar Talat Ülker’le birlikte iştirak ettik.
Keyifli bir yolculuğun ardından vardığımız Sandıklı’da, her şairi olduğu gibi bizleri de ilçe Milli Eğitim Camiasından şiir ve Yunus Dostları karşıladı ve şölen boyunca refakatte bulunarak ilgi ve nezaket örnekleri gösterdiler...

19 Haziran 2010

Arap’a Köpek Demişiz - Harun Yavruoğlu

Biz Türkler Arap ırkını her zaman Egemenliğimiz altındaki diğer ırklardan daha farklı bir konumda görmüş, Kavmi Necip (Üstün millet) diye adlandırarak vergi ve askerlik konusunda pek çok ayrıcalıklar sağlamışız.

15 Haziran 2010

BAŞBAKANIN ÖFKESİ - Harun Yavruoğlu




Tarih: 27.02.2008 Saat: 12:24:00 (1557 okuma)
Bir engelleme incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım hiddet olarak ifade edilmektedir öfke.
Öfke aslında normal bir insanlık hali olmakla birlikte yine de pek yaşanılması istenilmeyen bir durumdur. Çünkü bu öfke hiddet ve kızgınlığın kontrolü öyle her zaman mümkün olamamakta ve
Bir özdeyişte anlatıldığı gibi;
Öfke gelir göz kararır, öfke gider yüz kızarır.

DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN! - Harun Yavruoğlu



Tarih: 02.02.2008 Saat: 09:38:33 (1526 okuma)

Evvel zaman içinde ülkeden bir ülkede kral seçilecekmiş.
Bunun için tellal çağrıda bulunuyormuş.
Duyduk duymadık demeyin. Ülkemizi yönetecek yeni bir kral seçilecektir. Bunun için talih kuşu uçurulacaktır. Herkes falanca gün meydanda toplansın. Güm güm de güm güm…
Bu sırada iki kafadar bir kenarda laflıyorlar. Haliyle konu kral seçimine geliverdi.Birinci adam; “Şayet o gün meydanda talih kuşu benim kafama konar ise, bu halka hizmet etmek boynumun borcudur. Canımı dişime takacağım, halkımı refaha huzura kavuşturacağım.”derken,
İkinci adam;

TEMEL’İN FADİME’Sİ VAR BU ŞEHİRDE - Harun Yavruoğlu




Tarih: 26.01.2008 Saat: 10:07:55 (1616 okuma)
Ondandır bu mertliğimiz
Kuzeyliliğimizdendir külhanbeyliliğimiz.
Kimseye benzemeyen bir duygudur bu.
Bazen şöyle dokunaklı bir şarkı, bazen de bir mora dikeni gibiyiz.
Rüyasında görür geçmişin hatırasını bu şehir.
Hamsi, balık kokar kıyılarında dalgaları bu şehrin.
Martı temizliğinde İyi kalpli serseriler paylaşır yalnızlığını kıyıların.
Rüzgârı yosun, kızları mandalina kokar.
Bu şehirde ihanet acıdır. Acıtır öfkesi bu yüzden.
İnsanları aydınlığa karışırken en güzel sevdalar sarar içini.
Yüksek sesle sever bu şehir, yüksek sesle söver ve yükseklerden uçar.Renklerini kaybetse de umutları her zaman bordo mavidir.

OYALIDA YAZMA BAŞINDA - Harun Yavruoğlu




Tarih: 18.01.2008 Saat: 22:36:10 (1654 okuma)
Evet, ne hale gelmişiz işte ortada.
Oyalı da yazma başında/ oyaları kaşında/
Yetmez mi beklediğim/
Çeşmelerin başında…
Eğmeli yavrum eğmeli/ Fistan yere değmeli/
Bir yiğidin sevdiği/ Dünyalara değmeli… Şeklinde devam eden güzel ve anlamlı bir Ankara türküsüydü hatırlattığımız.
Oyalıda yazma başında ise Türkiye’de, gele gele gelirsin ancak çeşmelerin başına.
Olmadı bağa, bostana gelirsin…
Olmadı, gündüz gelme gece gel…
Evet, oyalıda yazma başında okula gelme…
İlme irfana gelme diyor bu sözde laikçi anlayış.
Ancak aynı anlayış,
Vergi vermeye; üç gün oldu beş gün oldu, aylar oldu gelmedin diyor. Hadi gel. digel gel diyor,
ülke tehlikede mi, gel efendim gel …

TRABZON’UN KÖPRÜSÜ TAŞTAN KALDIRIM - Harun Yavruoğlu




Tarih: 11.01.2008 Saat: 21:58:44 (1673 okuma)
Kaldırımdan Düştüm De Beni Kaldırın.
Kaldırım trafikte yayaların yürüdüğü bölümün adıdır.
Kaldırım yollarda taşlarla yapılan döşemedir.
Kaldırım kent olgusudur.
Olmazsa olmazdır kaldırım.
Ancak, bizde durum tam tersidir.
Kaldırım yayalara ait değildir bizde.
Yayalar nereden olsa giderler ama kaldırımdan gidemezler.
Kaldırımlar bizde, esnafındır.
Bizde esnaf satacağı mamullerini kaldırımda pazarlar.
Bizde işportacılar kaldırımlarda tezgâh açarlar.
Bizde kaldırımlar otoparktır.
Geçmek için kamyon veya diğer taşıtlardan arda kalan kısımcıktan sıkışarak geçebilmeye razı geldiğimiz bir durumdur. Ki bu durumda araçların tozunu da temizleyiveririz bir miktar.
Kaldırımından anladığımız budur bizim.
Üstelik hiç kimselere de yakınmayız. Gıgımız çıkmaz, çıkamaz.
Nasılsa bir şekilde çıka gelir beklediklerimiz.
Ola ki gelemez de başına bir haller gelirse; o da, takdiri İlahidir ki yakınmak hiç olmaz.
Ve bizde kaldırım, yayaların yürüdüğü bölümün adı değil, yayaların süründüğü yerin adı olarak algılanır olmuştur.Yaya kaldırımlarının standardı varmışmış. Genişliği yüksekliği belli oranlarda olmalıymış… Hi-kâ-ye.
Kentlerimizde yer yer Kaldırımlar hiç olmadığı gibi, üç, beş santim genişliğinde olan kaldırımlarımız vardır.
Evet şaka değil çoğumuz görmüşüzdür.
Üç, Beş santim eninde kaldırımlar(!)…
Onunda ortasına otuz kırk santim çapında elektrik direkleri, trafolar, çöp konteynırları ve sözde horunun da kemençesi var anlayışıyla dikilen ağaçlar... Ki bu her ülke her belediyenin becerebileceği maharet değildir. Biz Türklere mahsus bir hüner olsa gerek.
Ayrıca şehirde yaşamış olmak, kaldırım çiğnemek olarak ifade edilir ya,
Ülkemizde hiç kaldırım çiğnemeden bir ömür yaşamak mümkündür.
Çünkü ya kaldırım yoktur, ya da varsa işgal edilmiştir.
Veya varsa var, biz yolun ortasından yürürüz inadına. Tabi bir kamyona, otomobile kurban gitmemeyi başarabilirsek kaldırım çiğnemeden özellikle ilimizde bir ömür yaşamak mümkündür.
Her ne kadar da Önemini yitiren değerler için söylenen kaldırıma düşme,
Ve ya İşsiz güçsüz olmayı anlatan Kaldırım mühendisi veya kaldırımları arşınlama,
Ucuz mafya özentileri için Kaldırım kabadayılığı,
Yosmalar için Kaldırım süpürgesi gibi ifadeler kullanılmış olsa da
Ve Üstat Necip fazıl’ın en önemli eserlerinden olan kaldırımlar şiirinde;
“Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Veya
Ümit Yaşar Oğuzcan;
“Kaldırım çocuğu yüreğim/ Nereye baksa yok olacak
Nereye dokunsa taş kesecekmiş gibi/ Ağlamak istiyor gözlerim /
Ve ağlatmak ölesiye...” demiş olsalar da dizelerinde
Yine de o kaldırım denen şeyin dizelerde olduğu kadar bu şehirde olmadığını söyleyebilirim.

NOT: Yapýlan yorumlardan kiþilerin kendileri sorumludur. Sitede yayýnlanmalarý, onlarý destekliyoruz anlamýna gelmez. Düzeysiz veya konuyla ilgisiz yorumlar yayýnlanmayabilir.)

Yorumlar:
cocukları korumalıyız. Gönderen: gökan balcı
Tarih: 15.01.2009 17:38:03
Şehir: yalova

tırafik kurallarına uymayan insanları uyarmalıyızj
yorum yok.. Gönderen: Hakan TAMTÜRK
Tarih: 17.01.2008 16:00:54
Şehir: SAKARYA

5326 sayılı kabahatler kanununun madde 38 de İŞGAL:yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın meydan,cadde,sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımları işgal eden veya buralarda mal satışı arz
eden kişiye,belediye zabıta görevlileri tarafından 50 ytl(arttı) para cezası verilir.başka yorum yok..yetkililere duyurulur... j

DIKKAT! KALDIRIM CIKABILIR Gönderen: MUZAFFER TERZI Tarih: 13.01.2008 22:47:08
Şehir: STUTTGART

YAZAR O KADAR GÜZEL ANALIZ ETMISKI, GERIYE SÖYLENEBILECEK FAZLACA BIR SÖZ BIRAKMAMIS. KALDIRIMLAR, BUGÜN ISLEVLERI TAMAMEN KAYBOLMUS OLSALAR BILE, MEVCUDIYETLERI HENÜZ TAMAMEN ORTADAN KALKMIS DEGILDIR. DALGIN DALGIN YÜRÜRKEN KARSIMIZA CIKAN TANIDIK YÜZLER GIBI, BIRDEN BIRE ÖNÜMÜZE DIKILIVERMELERI HALA IMKAN DAHILINDEDIR. FAKAT MÜBAREKLER KALE SURLARI GIBIDIR VE BIRILERININ YARDIMI OLMADAN ASLA ÜZERLERINE CIKAMAZSINIZ. VE YINE , HASBELKADER ÜZERINE CIKABILDIGINIZ KALDIRIMLARDA , SAYET INEBILECEK UYGUN BIR YER BULAMAZSANIZ MAHSUR KALMANIZ BILE MÜMKÜNDÜR. NEYSE KI IDARECILERIMIZ HERSEYI DÜSÜNMÜSTÜR VE ACIL YARDIM ICIN ITFAIYELERIMIZ BILEVARDIR.j

ŞOFÖR KARDEŞİM - Harun Yavruoğlu



Tarih: 04.01.2008 Saat: 15:29:49 (1625 okuma)
Önceki gün şehir merkezine gitmek için dolmuşu tercih ettim.
Aracımıza son yolcunun da bindiğini artık hareket zamanının geldiğini görevli sürücü kardeşimize söz ve manidar mimikleriyle hatırlatınca oturmakta olduğu çay ocağından gelerek ve hiç kimse ile selamlaşmaksızın aracı hareket ettirdi.
Bu sıra da bir yolcunun üstten gidebilir miyiz sorusuna bir başka yolcu hayır, ben aşağıdan gideceğim şeklinde cevaplaması neticesinde güzergâh işi hayırlısıyla ve erkenden belirlenmiş oldu.
Azami beş kilometre sürecek yolculuğumuzun atmosferine bakılırsa yolcular tatsız sürücü tuzsuz haliyle ortam da mutsuz gibiydi.Yolun ortalarında bir yolcu inmek istediğini seslenir, ancak şoför daha da hızlanmıştır. Duymamış olacağını düşündüğümden sürücüyü bir de ben uyardım sessiz ama sert bir şekilde yolcunun inmesini sağlamak için aracı sağa yanaştırdığında bayan iki üç yüz metre geriye yürümek zorunda kalmanın sinirliliği ile söylenmeye başlamıştı bile.
Şehir meydanına yaklaştığımızda hemen şoförün arkasında oturmakta olan düzgün giyimli bayan inmek istediğini belirtmesine karşın bizim sürücü öncesinde olduğu gibi duymazdan geliyor ve gittikçe gidiyordu.İnmek isteyen bayan ve biz diğer yolcular şoförün bu umursamazlığına hiçbir anlam veremiyorduk.İnmek isteyen bayan;
dursana kardeşim neden durmuyorsun şeklinde çıkışmasına aynı sertlikte;Sizi burada indirirsem 52 milyon cezası var ödeyecek misin?
Neden şimdiye kadar indiriliyordu, şimdi mi değişti. Bak diğerleri indiriyor.
Beni ilgilendirmez.Ve kapı açılıyor bayan hışımla iniyor.Dayanamıyor şoföre önce adını soruyorum. Y… diyor.Bak Y. Diyorum. Burada gördüğüm kadarı ile müşteri memnuniyetini hiç dikkate almamışsın.
Yolcu varsa iş vardır. İş varsa para vardır. Para varsa aş vardır, ekmek vardır. Onun için müşteri her zaman haklıdır. Kaldı ki haksız olsa da ne fark eder, müşteri ile konuşun, selamlaşın.
Müşteriyi istediği yerde indiremeyecek durumda iseniz ki bu da çok normaldir. Bu durumda, bunu yolcunuza münasip bir dille söyleyin… Dediğimde gördüm ki benim anlattıklarım Bay Y.ye hikaye, dahası dede korkut maslı gibi gelmekteydi. Dayanamadım indir beni Y. Dedim.Ve yürüdüm bu şehrin yürünmez kaldırımlarından. İnsanların beni dövercesine itmesine, çarpmasına çıtımı çıkarmadan yürüdüm.
Hayır! Biz bu değildik.
Vallahi de biz bu değildik.
Konuşurken yüzü kızaran, büyüklerine saygılı küçüklerini seven, kendinden emin, konuşkan ama asla geveze olmayan samimi insanlardık.
Bu vahşi kapitalizmin havası çarptı bizi, sarhoş olduk adeta.
Bu böyle gitmez önlem almalıyız diye söylendim.
Diğer meslek erbapları gibi şoför esnafı da toplumda saygı görmek istiyorsa lütfen mesleğin gerektirdiği inceliklere tavır ve davranışlarına dikkat etmelidir. Bir oto kontrol sağlanmalıdır.
Çünkü müşteri olmadan bu sektör yaşayamayacağı gibi bu sektör olmadan da müşteri hayatını kolaylaştıramaz.
Hayat zaten yeteri kadar zor, daha da zorlaştırmamak gerek.
Kaldı ki eşimizi, kızımızı çocuğumuzu dahası canımızı emanet ettiğimiz şoför kardeşlerimizden biz yolcularına biraz saygı lütfen! Zira biz müşteri olarak yolculuk sırasında onların araçlarında misafirleriyiz.
Ve misafir nezaket ve saygı ister

Öyle değimli sevgili Y. Kardeşim.

(NOT: Yapýlan yorumlardan kiþilerin kendileri sorumludur. Sitede yayýnlanmalarý, onlarý destekliyoruz anlamýna gelmez. Düzeysiz veya konuyla ilgisiz yorumlar yayýnlanmayabilir.)

Yorumlar
Gönderen: TEKİN KOSKOR

Tarih: 10.05.2009 18:18:57
Şehir: akcaabat

HARUN ABİ ALENZİNYONUN KOLÜ NASIL SENCE KALECİBLE ŞAŞIRDI MÜKEMMELDİ BENCE.j
gençlere yer verin Gönderen: mehmet bahar
Tarih: 18.03.2008 20:06:51
Şehir: ordu/istanbul


ne zaman rahat maç izliceğim. yani bu alınan futbolcular hiç takımda oynamadan 1 maç oynatılıyo 2 maç oynatılıyo olmadi geri yollanıyomesela genç yusuf bu gençlere niye yer verilmiyo niye devamlılık kazandırmıyo bu karadeniz futbolcu tarlası deniliyo ee ama faydalanamıyosun avrupada mesela alınacaksagenç alınacak yani takım 25 sene şampiyon olamamış 1senede öyle bekleriz bildiklerimide umuttum bilgisayarın başına geçincej

ts Gönderen: tekin koskor
Tarih: 15.03.2008 12:29:17
Şehir: tabzon

HARUN ABİ SANA HASTAYIM SEN GELMİS GECMİS ENUSDALARDAN BİRİSİN j

Önsezi Gönderen: Sait Celik

Tarih: 23.03.2007 11:27:40

Şehir: Siegburg/Almanya

Merhaba Yusuf Kardes,
Ankaragücü macindan önceki yazinda macla ilgili endiselerinde ne kadar hakli oldugunu mac sonunda herkes gördü, bu senin futbol bilginin sonucu, simdi Kayseri Erciyes maciyla ilgili yorumunu da okuyunca gercekten korkmaya basladim, biliyorum ki futbolu iyi bilen bir kisi olarak endiselerini dile getirmissin, korkarim ki böyle devam ederlerse ne kupayi aliriz ne de ligde kaliriz, umarim hersey daha iyi olur Trabzonspor acisindan.

Sevgilerimle Sait Celikj

Do re mi Fa zıl - Harun Yavruoğlu



Tarih: 01.01.2008 Saat: 14:23:31 (1534 okuma)

Dünyaca ünlenmiş Besteci ve piyanist Fazıl Say "İslamcılar güç kazandı, Türkiye'den ayrılabilirim" demesi üzerine başlayan sözlü,yazılı ve hatta çizgili çatışmalar günlerdir devam etmektedir.
Öyle işte her fazıl Şair Necip Fazıl değil ki Allah aşkıyla sanat icra eylesin.
Bu Fazıl da böyle bir fazıl işte.
Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi.
İslamiyet’ten korkan ürken bir Fazıl.
Yetenekli, zeki, dahi çocuk, güler yüzlü, cin fikirli,sevecen ve şakacı…
Bir zamanlar Hande Ataizi’nin biricik aşkı ve şimdilerde Japonya’nın çikolata tenli güzeli Tomoko Yamaguçhi ile aşk yaşayan Fazıl.
Entelektüel aydın; düşünecek, gelişmeleri izleyecek ve gerekirse tavır koyacak.
İyi ama bu tavır işlemeyen hukuk adına, cezalandırılmayan suçlular adına, uygulanmayan imar planları gibi hususlar için vs… Yapılsaydı haklı olurdu ama dini değerler gerekçe gösterilerek tepki verilmesi, toplumun dini değerleriyle açıkça ters düşmek anlamına gelmektedir ki, bu haklı bulunamaz adı Fazıl da olsa.
Fazıl Say, İslamiyet güç kazanmışmış ya gidebilirmiş.
Gitmek için çok çirkin bir gerekçe. Talihsiz bir açıklama.
İslamiyet güç kazanmış. Yok, be!
Senin gördüğün İslamlaşma değil, iktidara yaranma yalakalıklarıdır aslında.
O görüntüler bir kıyafetten ibarettir.
Başka bir iktidar döneminde çıkarılıverir o kıyafetler.
Biz buna benzer ne gelişmeler görmüş, yaşamışız.
Bu ülkede önce bürokratlar iktidara yaranmaya başlarlar.
Ona göre bıyıklar kesilir. Ona göre namaza niyaza durulur. Hatta müdür konumundaki şahsın hangi camide cuma namazı kılacağı takip edilir ve derhal o mahalde namazlar eda ediliverilir.
Evet, o senin gördüğün aslında riyakârlıktır Fazıl.
Ama var olan esas problem köylüleşmektir.
Sallabaş hareket etmektir.
Zarafet, incelik, kibarlık kenara itilmiştir bu zamanda.
Bir dönemler papatyalar vardı ya aynı şeydi işte… Geçer bu günler.
Evet, Fazıl Say’ın bu tepkisini de asla haklı bulmamaktayım.
Ne demek Türkiye İslamileşiyor. Türkiye İslam değimliydi yani?
Türkiye AKP ile mi İslamlaşmaktadır yani?
Kaldı ki Fazıl Say Müslüman olmasa dahi İslam’dan rahatsızlık duymamalıdır.
Ancak şu bir gerçek ki bu Fazıl Say önemli bir sanatçımızdır. Türkiye’mizin gururudur. Atatürk’ün övgüsünü kazanan sanatçılar konumundadır. Aksine görüşler; ipe sapa gelmez saldırılardan ibarettir.
Giderse gitsin!
Alsın kızını defolsun!
Yolu açık olsun!
Yok, hayır bize yakışan bu saldırgan tepkiler değildir elbet.
Bu tepkiler öfkeli ve ilkeldir. Mantıkla ilgili değildir.
Fazıl Türk’tür ve bu topraklar onun öz vatanıdır. Onu kovmak kimin haddinedir.
Kaldı ki dünya bu sanatçımıza kucak açmaya hazırdır.
Onun bu topraklardan gitmesi aklı olanlara hüzün verecektir elbet.
Ancak Fazıl Say bu milletin dininden, bu millet de Fazıl’ın fikrinden korkmamalıdır.
Defol Fazıl Say, çok yaşa Seda Sayan yaklaşımları sağduyu sahiplerine yakışmaz.
Başbakan Tayip Erdoğan’ın Fazıl Say için “ O bu ülkenin sanatçısıdır, bu ülkeyi terk etmez” dediği gibi Fazıl Say’ın bu ülkeyi terk etmesinden yana değiliz.

Mücadeleyi gerektirecek haksızlıklar varsa kalması ayrıca zorunludur ve kalacaktır.
Ya da sanatın Vahdettin’i olarak anılacaktır.

(NOT: Yapýlan yorumlardan kiþilerin kendileri sorumludur. Sitede yayýnlanmalarý, onlarý destekliyoruz anlamýna gelmez. Düzeysiz veya konuyla ilgisiz yorumlar yayýnlanmayabilir.)

Yorumlar
Türk Milliyetçilik kim için tehlike? Gönderen: hikmet yılmaz

Tarih: 22.03.2007 00:13:52
Şehir: ankara

Değerli doktorum,
İsabetli bir yaklaşım sergilemektesiniz, kanısındayım. Ançak, sadeleştirerek anlatmaktan uzaklaşmamalı. Yoksa başkalarının karıştırması ve karartmasına katkı olur.
İşaret ettiğiniz üzere, Türkiyede Türk milliyetçiliğini tehlikeli göstermek isteyen gafiller, Türkiyeyi ve milletimizi kendi çıkarları lehine yumuşatmak ve çözmek isteyenlerdir. Türkiyede milliyetçilik duygularının olmamasını ançak ve ançak ABD, AB ve onlarla paralel hedefleri olanlar istemez. Onların istediği Türkiye, "...değneksiz gezmek" için uygun olan bir Türkiyedir. En kötü zamanda bile bu ülkeyi vatan bilenlerin milyonlar olduğunu unutmamaları gerekir. Örnek mi: İşte Çanakkale, yıl 1915. İşte istiklal savaşı, yıl 1919-1923. Çok açık değil mi?

kaleminize güç; selamlar.j

YOK ÖYLE YAĞMA! Gönderen: TURGAY ÇEPNİ
Tarih: 19.03.2007 15:40:39

Şehir:

26 Nisan 2010

truva tren ve mustafa

şarap ve kahramanlar
özlenen bir ses gibi selamlar
rü gecesini
ve şanlılar şerefine
bir kadın taranmakta

yarın varsan öleceksin
öleceksin utandığını görsem
kaç kadınla sevişti piçliğim.
barış zayıflar için

zaman
taş ve demirle ve başlar
ve kötünün vahşi gücü batıdan gelir
kalbinde saklanır
saklanır hafızasında tarihin
kahraman fahişeler ve şarap
ve atlar, kılıçlar
çok kürekli gemiler
ve kum kum dalgalar

seni de yakacaklar
öldüğün zaman hülya
zafer yenikliğe saygı göstermez.
Savulun meşin giysilerin gümüş çivili süsleri


düşmandan çalınan
konfetili yolculukların şehri
güzeldi
aşk için

kör ahlak, kimden yanasın
hırlıyım...
yakar bu şehri denize karşı çığlıklarım

bir bebek
gemiler dolusu ölüm görür
rü gecesi
son sözü söyler gururun tehlikeli gerilimi

truva anadır
tanrıdan kork,
kadını sev
ve çekin kürekleri
itliğin kıyısından
kahraman olmak ta zoruma gidiyor
haydi şimdi herkes ölsün

ben ölüyorum dudaklarımı ısırdıkça hırsımdan.
hırlıyım
şahit ol
şehit dersin
mustafa

yalnızlık
ya cesur ya aptaldır
döğüş benimle
kimin var ferhat


yalan açar kapıyı kilitler
hiçbir şey
gitar sololarında adın do re mi
benim çocuklarım
trende mustafa
rayda kadir

aslı.ilkel ve şeytanca güzel
baştan çıkarma beni
şimdi keremle seviş,
yarın ölürüz...

apollo korkaktır.
kılıcı kahraman bir Ali bilirim
adın ne
çöz ellerimi şekil ve biçimlere tapan cefasız

zaferi krallar kutlasın
gemi silah avrat
ve tanrılar
aşk için
ölüm diyor

yaşlılar için
laf
laf
laf

çok insan öldü
benim için
ölmesin soytarlar

yılan ve kartal
kuşkulanır
neden susuyor şiir

neden çok gece oluyor
kadınlar neden doğuruyor geçmişini şehir şehir...

öpüşe öpüşe ağlıyoruz
kalbim kılıç tuttu neden
korkuyorum...

kale burcunda korku denizi dalga dalga vuruyor
vuruyor...
vuruyor...
hay hay hay!!!

elde mızrak varken, elden ne gelir başka
sevdalı geçmişimi çalmış çağdaş serüvenler
ölmeli artık
bu aşkın şerefine

aşk ölmek içindir aslında aslı
korkuyu yen
haydi
Leyla da cesurdur
barış kafa karıştırır
sevgi tek taraflı
geceler kıskanır bir birini
kanserli göğün altında
sonumuz oldu irinli hüzün
haydi ölmeliyiz
şehvet domuzdur ölmeliyiz işte.
birinin sana kaybetmesi için

kehanetler
öldüğümü müjdelesin dağlar beyine
bir kadın tadında geceler mum sarısı
ayva turunç narım var
gece yarısı

gün kamlı başlıyor şimdi
öteki yarısına
akileos’un öfkeleri
mızraklı


kaç kuzen
kaç baba
kaç oğul
öldürdü truva
aşkına rü gecesi

haydi kurtlar dağlara
kadınlar sevilmek için
sabaha kadar barış
trende mustafa
rayda kadir
nayda nayda nanayda

Harun
Yavruoğlu ağst 07