19 Ocak 2019
Harun Yavruoğlu
TARAFSIZ KÖŞE
Yeter artık, salmayın üstümüze öfke ve şiddetinizi…
Çelmeyin aklımızı daha fazla!
Haber bültenleri ve her sabah gazeteler; sizden,
kavgalarınızdan bahsediyor…
Bu güzel havalara, karıncalara, kuşlara, dal dal
çiçeklere rağmen kafalarımızı ütülemekte bizleri birbirimize düşürmeye
çalışmaktasınız aralıksız.
Bir tatlı huzur alamaz olduk dilinizden.
Sokağa çıkılsa yürüyecek kaldırım yok, umurunuzda mı?
Umurunuzda mı akmayan trafik?
Kaynamayan tencere, ağlayan çocuklar, yıkılan yuvalar…
Ayva çiçek açmış…
Bahar gelmiş gidiyor sevgisiz aşksız, umurunuzda mı?
Öfkeden sanat yapmışsınız kendinize, ama gemicikleri
indirmişsiniz denize.
Bize gelecek endişesi ve umutsuzluk kalmış yine…
Enflasyon baharda hapishaneden kaçınca halkın huzuru da büsbütün
kaçmış.
Umurunuzda mı?
Ülkede kıtlık korkusu var, buğday, pirinç karaborsada…
Uyuyor iktidar, rolünü oynamıyor, diyor yerim dar.
Dayanılmaz dertlere yolcu olmuşuz...
Bir kara duman kiri sarmış da sarmış her yanımızı,
yanımızda kimsemiz yok.
Deniz’e düştü laiklik.
Boğuldu, boğulacak(!)
Ve ozan bir türkü tutturmuş,
“ Yoksulun sırtından doyan doyana/ yiğit muhtaç olmuş
kuru soğana…”
Duyan yok.
Yeter artık!…
Baharı buhar ettiniz, yaza da duman oluruz sayenizde.
Gayrı, gelmeyin üstüne artık bu milletin!
Derdi çoktur bu milletin hangisine yanacak.
Cemreler gibi baharla birlikte kaygılar düşmüş yüreklere.
Kaygılar düşmüş yüreklere de, kimin umurunda.
İktidar ve muhalefet birbirlerine düşmüş, görüşmüyorlar
ama doğrusu iyi dövüşüyorlar…
Özel günlerde dahi kuvvetler ayrılığını temsil eden
güçler ise, birlikte bir bardak su dahi içemiyorlar, içmiyorlar…
Muhalefeti sitemin olmazsa olmazı görecek, bir iktidar
anlayışımız ise olmadı ve anlaşılan olmayacakta.
Bizim demokrasi anlayışımız nedense her zaman
sabıkalıdır?
Dindaşına din düşmanı, din düşmanına kanka olmuş bir
siyasi anlayış…
İnanılır gibi değil.
Hoca Nasrettin’den utanmalıyız.
Birkaç fıkra bilen, bir güler yüzlü siyasetçimiz bile yok
nedense.
Nedense, nereden estiği belirsiz bir husumetin esiri
olmuşuz gün geçtikçe.
Bir deli bir kuyuya taş atmış atmasına, da kırk akıllı
bulunamıyor ki, taş kuyudan çıkarılsın.
Siyasiler koltuk sevdalarını coşkuyla yaşarken, oğullar
ve kızlar işsiz...
Cepleri parasız ve sevdasız hayal kurmaksızın yaşamakta
ve yaşlanmaktalar...
Evet, bu güzel havalara, karıncalara, kuşlara, dal dal
çiçeklere rağmen kafalarımızı ütülemekte bizleri birbirimize düşürmeye
çalışmaktasınız aralıksız.
Bir tatlı huzur alamaz olduk dilinizden.
Yeter artık!
Ya güzel konuşun ya kesin sesinizi...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)